2161- Bir şey üzere birbirleriyle anlaşma (=sulh) yapan kimselerin, akıllı ve baliğ olmaları, başkası tarafından mec-bur
edilmemeleri ve maksatlarının sulh olması gerekir. Ayrıca, şer'î hâkim
tarafından da malî tasarruflarına yasak konmamalıdır.
2162- Sulh akdinin Arapça okunması gerekmez;
anlaşmayı ifade eden her dille okunması sahihtir.
2163- Koyunlarını meselâ, sütünden yararlanarak
bir yıl saklaması ve karşılığında bir miktar yağ geri vermesi üzere bir çobana
veren kimse, sütü çobanın zahmetleri ve vereceği yağ karşılığında anlaşırsa, bu
anlaşma doğrudur. Ama eğer sütünden yararlanması için, koyunları bir yıllığına
çobana kira olarak verir ve karşılığında bir miktar yağ vermesini isterse, bu
anlaşma sakıncalıdır.
2164- Kendi hakkı veya alacağı üzere başka
birisiyle anlaşmak isteyen kimsenin anlaşması, ancak karşı tarafın kabul etmesi
hâlinde sahihtir.
2165- Borcun miktarını borçlu olan kimse bilir
ama alacaklısı bilmez ve alacaklı olan alacağını olduğundan az miktara, meselâ
1000 lira alacaklı iken 100 liraya anlaşmak isterse, fazlalığı almak borçlu
için helâl değildir. Ancak, borçlu olduğu miktarı alacaklısına bildirerek onu
razı eder veya alacaklı alacağı miktarı bilse bile yine de aynı miktara
anlaşacaktı şeklinde olursa, fazlalığı almanın sakıncası yoktur.
2166- Aynı cinsten olup, ölçüleri belli olan iki
şey üzerinde anlaşmak, ancak ölçüleri eşit olduğu taktirde sahihtir. Eğer
ölçüleri belli olmazsa, birisinin fazla olduğuna ihtimal verilse bile, sulh
sahihtir.
2167- Bir veya iki kişiden alacaklı olan iki
kişi, kendi alacakları üzerinde birbirleriyle sulh yapmak isterlerse, eğer
alacaklarının cinsi ve ölçüsü aynı, meselâ her ikisi de 100 kilo buğday
alacaklı olursa, onların sulhu sahihtir. Yine onların alacağı şeyler aynı cinsten
olmadığı takdirde, meselâ biri 100 kilo pirinç, diğeri ise 120 kilo buğday
alacaklı olursa, yapmak istedikleri bu anlaşma da sahihtir. Ancak, onların
alacakları aynı cinsten olur ama genellikle tartı veya ölçü ile alım satımı
yapılan şeylerden olursa, alacaklarının ölçü veya tartısı eşit olmadığı
taktirde, onların sulhu batıldır.
2168- İnsan, bir süre sonra alması gereken
alacağının bir miktarını nakit alıp, bir miktarından da vazgeçmek kastıyla
borcundan az bir miktar vermesi hususunda borçlusuyla anlaşırsa, sakıncası
yoktur.
2169- Bir şey üzerinde sulh yapan iki kişi, razı
olduklarında anlaşmayı bozabilirler. Yine anlaşma sırasında birisi veya her
ikisi için feshetme hakkını şart koşarlarsa, feshetme hakkı olan kimse
anlaşmayı bozabilir.
2170- Satıcı ve alıcı, muamele meclisinden
ayrılmadıkları sürece alım satım akdini bozabilirler. Bunun gibi hayvan satın
alan bir müşterinin üç güne kadar muameleyi bozma hakkı vardır. Yine peşin
olarak aldığı bir malın parasını müşteri üç güne kadar vermez ve malı da teslim
almazsa, satıcı muameleyi bozabilir. Ama bir mal üzerinde anlaşma yapan
kimsenin bu üç durumda sulhu bozma hakkı yoktur. Fakat alışveriş bölümünde
[2124. hüküm] açıklanan diğer sekiz yerde anlaşmayı bozabilir.
2171- Üzerinde sulh yapılan malın kusurlu olduğu
ortaya çıkarsa, sağlam ile kusurlu arasındaki fiyat farkını alamaz; ama sulhu
bozabilir.
2172- İnsan, kendi malı üzerinde başka birisiyle
anlaşır ve; "Eğer ben öldüğümde vârisim olmazsa, seninle anlaştığım şeyi
vakfetmelisin." diye de şart koşar ve o da bu şartı kabul ederse, şarta
göre amel etmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder