18 Temmuz 2012 Çarşamba

ALIŞ VERİŞ HÜKÜMLERİ


ALIŞ VERİŞTE MÜSTEHAP OLAN HUSUSLAR


2051- Alış veriş hükümlerini, ihtiyaç duyulan miktarda öğrenmek farzdır. Fakat alış verişte satıcı için şu hususlara dikkat etmek müstehaptır:
1) Müşteriler arasında malın fiyatı hususunda fark gö-zetmemek.
2) Fiyat üzerinde ısrar ederek fazla zorluk çıkarmamak.
3) Kendisiyle alış veriş yaptıktan sonra pişman olup, muamelenin feshedilmesini isteyen alıcının isteğini kabul etmek.
2052- Yaptığı alış verişin sahih veya batıl olduğunu bilmeyen kimse, aldığı malı kullanamaz. Fakat alış veriş yaparken gerekli hükümleri bilirse, daha sonra şüphe etse bile yaptığı anlaşma sahihtir ve malda da tasarruf etmesinin herhangi bir sakıncası yoktur.
2053- Fakir olup malı olmayan kimse, karısı ve çocuğu gibi nafakasını temin etmekle yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlamak için iş bulup, çalışması gerekir. Ailesine refah sağlamak ve fakirlere yardımda bulunmak gibi müstehap işler için çalışmak ise müstehaptır.

MEKRUH ALIŞ VERİŞLER


2054- Bazı alış veriş türleri mekruhtur; bunların önemlileri şunlardan ibarettir:
1) Köle satmak.
2) Kasaplık.
3) Kefen satmak.
4) Aşağılık ve sefil insanlarla alış veriş yapmak.
5) Sabah ezanıyla güneşin doğuşu arasındaki vakitte alış veriş yapmak.
6) Yalnızca buğday, arpa ve benzeri şeylerin alım satımıyla uğraşmak.
7) Pazarlık esnasında başkasının satın almak istediği şeyi satın almak için araya girmek.

BATIL ALIŞ VERİŞLER


2055- Birkaç yerde alış veriş batıldır:
1) Bazılarında farz ihtiyat gereği, bazılarında ise daha güçlü görüş olmak üzere, idrar, dışkı ve sarhoş edici şeyler gibi necasetlerin alım ve satımı.
2) Gasp edilmiş bir malın alım satımı. Ancak sahibi, yapılan bu anlaşmaya izin vermekle onu geçerli kabul ederse, sakıncası yoktur.
3) İnsanlar arasında maddî değere sahip olmayan şeylerin alınıp satılması.
4) Kumar ve musikî aletleri gibi genelde menfaatleri haram olan şeylerin alınıp satılması.
5) Faizli olan muamele.
Alış verişte hile yapmak, yani belli olmayacak şekilde başka bir şeyle karışmış olan malı, örneğin içyağı ile karıştırılmış yağı satarken, alıcıya durumu bildirmeden satmak da haramdır. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Alış veriş yaparken Müslümanları aldatan, onlara zarar veren, sahtekârlık ve hile yapan kimse, bizden değildir. Allah, kendi Müslüman kardeşine hile yapan herkesin rızkından bereketi kaldırır, onun geçim yolunu bağlar ve onu kendi hâline bırakır."
2056- Su ile temizlenmesi mümkün olan pak bir şey necis olursa, onu satmanın herhangi bir sakıncası yoktur. Ancak, satılan şey, yiyecek türlerden olur ve müşteri de onu yemek için alırsa, satıcının bu durumu ona haber vermesi gerekir.
2057- Yağ ve gaz yağı gibi aslı temiz olan ve su ile temizlenmesi mümkün olmayan bir şey necis olunca, bakılır: Eğer alıcı böyle bir şeyi, örneğin necis bir yağı yemek için alırsa, bunu ona satmak haram ve yapılan bu alış veriş de batıldır. Fakat alıcı, örneğin gazyağı alır ve onu yakmak gibi pak olması şart olmayan bir iş için kullanmak isterse, satışının sakıncası yoktur.
2058- Şarap gibi bizzat aslı necis olan [yani necasetten üretilen] bir ilacın alış verişi sahih değildir. Ancak, aslı necis olmayan [ama sonradan necis olan] bir ilacın alış verişi, onun kullanılmasına ihtiyaç duyulduğu takdirde sakıncasızdır.
2059- İslâmî olmayan ülkelerden getirilen ve necis oldukları belli olmayan yağ, sıvı ilaçlar ve güzel kokuların alım satımı sakıncasızdır. Ancak hayvan öldükten sonra alınan yağ, damarı kesildiği zaman kanı sıçrayan hayvana ait olur ve kâfirlerin bulunduğu beldede bir kâfirin elinden alınırsa, necistir ve muamelesi de batıldır. Hatta Müslü-manların yaşamakta olduğu şehirde bile kâfirlerin elinden alınırsa, muamelesi batıldır. Ama o kâfirin bir Müslüman-dan aldığı bilinirse, muamelesinde sakınca yoktur.
2060- Kendi eceliyle ölen veya hayvan kesimi bölümünde belirtilen ölçülere aykırı şekilde kesilen bir tilkinin postunun alınıp satılması haram ve batıldır.
2061- İslâmî olmayan ülkelerden getirilen veya kâfir olan kimseden alınan et, içyağı ve derinin alım satımı batıldır. Ancak, onların belirtilen şartlara göre kesilmiş bir hayvana ait olduğu bilinirse, alış verişinde herhangi bir sakınca olmaz.
2062- Müslüman kimsenin elinden alınan et, içyağı ve derinin alım satımı sakıncasızdır. Ancak, Müslüman olan kimsenin bunları kâfir birinden aldığı ve alırken de İslâmî ölçülere göre kesilen hayvana ait olup olmaması hususunda araştırmadığı bilinirse, onu almak haram olduğu gibi muamele de batıldır.
2063- Sarhoş edici şeyleri alıp satmak haram ve batıldır.
2064- Gasp edilmiş malın satışı batıldır ve satıcının, a-lıcıdan aldığı parayı iade etmesi gerekir.
2065- Malı alırken alıcının kastı, aldığı malın parasını ödememek olursa, muamele sakıncalıdır.
2066- Müşteri, aldığı şeyin parasını alış verişten sonra haram maldan vermek ister ve ilk baştan da böyle bir niyeti olursa, muamele sakıncalıdır. Fakat ilk baştan böyle bir niyeti olmazsa, muamele sahihtir; ama borçlu olduğu miktarı helâl bir maldan vermesi gerekir.
2067- Tar[73][73] ile saz gibi eğlence aletlerinin ve hatta küçük sazların bile alış verişi haramdır.
2068- Helâl istifadesi olan bir şeyi, haram yolda kullanılması için örneğin, üzümü şarap yapılması için satarsa, muamele haram ve batıldır.
2069- Heykel veya sabun gibi üzerinde heykel olan şeylerin alım satımı caizdir.
2070- Kumar, hırsızlık veya batıl alış veriş yoluyla kazanılan bir şeyi almak batıl ve onu kullanmak da haramdır. Eğer bir kimse onu satın alırsa, asıl sahibine geri vermesi gerekir.
2071- İç yağıyla karıştırılmış bir yağı satınca, bakılır: Eğer satıcı; "Bir kilo olan bu yağı sattım." diyerek sattığı yağı belirlerse, müşteri anlaşmayı bozabilir. Fakat alıcı, sattığı yağı belirtmeksizin bir kilo olarak satar, daha sonra içyağı ile karıştırılmış yağdan verirse, müşteri o yağı iade edip, saf bir yağ talep edebilir.

RIBÂ (FAIZ)

2072- Ölçü veya tartıyla satılan cinsten bir şeyi, aynı cinsin fazlasına örneğin, bir kiloluk buğdayı bir buçuk kilo buğday karşılığında satarsa, bu iş faiz ve haramdır. Bir dirhemlik faizin günahı ise, mahrem olan birisiyle yetmiş defa zina etmekten daha büyüktür. [Nitekim bazı hadislerde böyle rivayet edilmiştir.]
Hatta bu iki maldan biri sağlam diğeri kusurlu, biri kaliteli diğeri kalitesiz olur veya aralarında fiyat farkı bulunur ve verilen miktardan fazlası alınırsa, yine de bu iş faiz ve haramdır. Dolayısıyla, vermiş olduğu düzeltilmiş bakıra karşılık, kırılmış fazla bakır veya kaliteli pirinç karşılığında kalitesiz fazla pirinç veya işlenmiş altına karşılık fazlalıklı işlenmemiş altın alırsa, faiz ve haram olur.
2073- Fazlalıklı olarak aldığı malın cinsi, sattığı malın cinsinden farklı olursa, örneğin, bir kilo buğdayın karşılığında bir kilo buğday ile bir lira para alırsa, bu muamele faize girer ve haram olur. Hatta fazlalık olarak bir şey al-maz ama onun yanında alıcının kendisi için bir iş yapmasını da şart koşarsa, yine faiz ve haramdır.
2074- Alış verişte az miktarı veren kimse, verdiğine, fazlalık olarak bir şey de eklerse, örneğin bir kilo buğday ile bir mendili, bir buçuk kilo buğday karşılığında satarsa, eğer az olan miktarın fiyatı çok olan miktarla eşit olur ve az miktarı veren kimse, faizden kaçmak için verdiğine bir şey de eklerse, meselâ bir kilo kaliteli buğday karşılığında kalitesi normal olan bir buçuk kilo buğdayla birlikte bir mendil verirse, sakıncası yoktur. Yine her iki tarafın da aldıklarının üzerine bir şeyler eklemesi örneğin, bir kilo buğday ile bir mendili, bir buçuk kilo buğday ile bir mendile satması caizdir. Ancak eklenen şey, faizin gerçekleşmesinden kaçmak için olursa, örneğin bir kilo kaliteli buğdayı bir buçuk kilo kaliteli buğday karşılığında veresiye olarak satar ve faize götüren yolları kapatmak için de bir kilo buğdaya bir şeyler eklerse, caiz olmaz.
2075- Kumaş gibi metreyle ölçülerek veya ceviz ile yumurta gibi sayılarak alış verişi yapılan bir şeyi satıp, karşılığında aynı cinsten daha fazlasını örneğin ,on adet yumurta karşılığında on bir adet yumurta alırsa, sakıncası yoktur.
2076- Bazı şehirlerde ölçü veya tartıyla, bazı şehirlerde ise saymakla muamelesi görülen bir malı, ölçü veya tartı ile satılan şehirde fazlasına satarsa, faiz ve haramdır; ancak diğer şehirde caizdir. [Çünkü faizden eser yoktur.]
2077- Satılan mal ile karşılığında alınan malın cinsi bir olmazsa, fazla almanın sakıncası yoktur. Dolayısıyla bir kilo pirinç verip, karşılığında iki kilo buğday almak sahihtir.
2078- Satılan malla karşılığında alınan bedel aynı şey-den üretilmiş olurlarsa, herhangi bir fazlalığın alınmaması gerekir. Dolayısıyla bir kilo [sütten üretilmiş] yağı satıp, karşılığında bir buçuk kilo peynir almak faiz ve haramdır. Farz ihtiyat gereği, olgunlaşmış meyve karşılığında ham meyve satmak istenince de fazla alınmamalıdır.
2079- Faiz konusunda arpa ile buğday aynı cinsten hesap edilir. Dolayısıyla bir kilo buğday verip karşılık olarak bir kilo 250 gr. arpa alırsa, faiz cereyan eder ve alış veriş haram olur. Yine harman vakti on kilo buğday vermek kaydıyla on kilo arpayı [veresiye olarak] satın alırsa, arpayı peşin alıp, buğdayı veresiyeye bıraktığı için, fazla almış gibi olur ve [faize girdiğinden dolayı bu muamele] haram sayılır.
2080- Müslüman kimsenin İslâm himayesinde olmayan bir kâfirden faiz almasının sakıncası yoktur. Yine baba-evlât ve karı-koca, birbirlerinden faiz alabilirler.

SATICI İLE ALICIDA ARANAN ŞARTLAR


2081- Satıcı ile alıcıda şu altı şartın bulunması gerekir:
1) Bulûğ çağına ermiş olmalıdırlar.
2) Akıllı olmalıdırlar.
3) Şer'î hâkim tarafından kendi mallarında tasarruf etme hakkını kullanmaları yasaklanmış kimselerden olmamalıdırlar.
4) Alış verişi, niyet üzere yapmalıdırlar. Dolayısıyla şaka olarak; "Bu malımı sattım." demekle, muamele geçerli olmaz.
5) Birileri tarafından ikrah (=zorlama) altında bulunmayıp, alış verişi kendi istekleri üzerine yapmalıdırlar.
6) Her ikisi de verdiklerinin maliki veya [muamele küçük çocuğun adına yapılacak olursa] dedesi veya babası gibi malın tasarruf yetkisi elinde bulunan kimselerden olmalıdırlar. Bunlarla ilgili konular, sonraki hükümlerde geniş bir şekilde açıklanacaktır.
2082- Alış veriş yapması için babası veya dedesi izin verse bile, bulûğa ermemiş bir çocukla yapılan muamele batıldır. Fakat çocuk mümeyyiz olur ve değeri az olduğundan dolayı genelde çocukların yaptığı alış veriş türlerinden olursa, sakıncası olmaz. Bunun gibi, bir çocuk, parayı satıcıya verip, malı alıcıya teslim etmek ya da malı alıcıya verip, parasını satıcıya ulaştırmak üzere vasıta olursa, bu alış veriş sahihtir. Çünkü bu alış veriş, gerçekte baliğ olan alıcıyla satıcının arasında gerçekleşmiştir. Ne var ki satanla satın alanın, çocuğun parayı ve malı sahiplerine ulaştıracağını kesin olarak bilmeleri gerekir.
2083- Baliğ olmayan çocuğa bir şey satan yahut ondan bir şey satın alan kimsenin aldığı parayı veya malı, onun asıl sahibine geri vermesi ya da alış verişi geçerli kılması için sahibinden icazet alması gerekir. Eğer sahibini tanımaz ve tanıma imkânı da olmazsa, sahibi bilinmeyen malın hükmünü uygulayarak aldığı o şeyi sahibi adına sadaka niyetiyle fakire vermelidir. Fakat aldığı şey, çocuğun kendi malı olursa, çocuğun velisine, onu da bulamazsa, şer'î hâkime vermelidir.
2084- Henüz bulûğa ermemiş bir çocukla alış veriş yapan kimsenin verdiği para veya mal, çocuğun yanında telef olursa, çocuktan veya velisinden tazminat ödeme talebinde bulunamaz.
2085- Alış verişe mecbur edilen alıcı veya satıcı, ikrah altındaki pazarlaşmadan sonra yapılan bu alış verişi geçerli kılarak onaylar ve razı olduğunu söylerse, alım satım akdi sahih olur. Fakat, müstehap ihtiyat gereği alış veriş akdini tekrar okumalıdır.
2086- Başka birinin malını izni olmaksızın satan kimsenin satışına, mal sahibi razı olmaz ve de onaylamazsa, alım satım akdi geçersiz olur.
2087- Küçük çocuğun velisi olan baba ile babanın babası, çocuğun malını ancak onun için zararlı olmadığı takdirde satabilirler. Hatta herhangi bir maslahat söz konusu olmadığı sürece, satmamaları daha iyidir. Fakat ölen baba ile büyük babanın vasîsi ve şer'î hâkim, çocuğun malını, ancak maslahatı malı satmakta olduğu takdirde satabilirler.
2088- Haksız ve zorla birinden aldığı (=gasp ettiği) bir malı satan kimsenin satışını mal sahibi sonradan onaylarsa, muamele sahih olur. Ancak, farz ihtiyat gereği alıcı ile satıcı, mal ve karşılığı için olan menfaat üzere sulh yapmalıdırlar (=anlaşmalıdırlar).
2089- Parası kendisinin olsun diye başkasından gasp ettiği malı satan kimsenin satışını mal sahibi onaylamazsa, muamele batıl olur. Hatta malı gasp eden kimse için satışı izin vermekle onaylasa bile, akdin sahih olmasında sakınca vardır.

SATILAN MAL İLE BEDELİNDE ARANAN ŞARTLAR


2090- Satılan mal ile karşılığında alınan bedelde bir takım şartlar öngörülmüştür. Bu şartların toplamı beştir:
1) Ölçü, tartı, sayma ve benzeri şeyler üzere satılan malın miktarı [taraflarca] bilinmelidir.
2) Teslim edilebilir olmalıdır. Dolayısıyla kaçmış bir at gibi teslim edilmesi mümkün olmayan şeyin satışı sahih değildir. Fakat kaçmış bir köle örneğin, halı gibi teslim edilebilir bir şeyin beraberinde satılırsa, o köle bulunmasa bile, muamele sahihtir. Ancak, köleden başkasında böyle bir satış sakıncalıdır.
3) Satılan mal ile alınan bedeldeki özellikler tamamıyla tayin edilmelidir. Çünkü bu özellikler sayesinde halkın alış verişe eğilimi farklı olabilir.
4) Satılan mal ile alınan bedelde başkasının hakkı olmamalıdır. Dolayısıyla insan, yanına rehin olarak bırakılan malı sahibinin izni olmadan satamaz.
5) İhtiyat gereği, malın bizzat kendisi satılmalıdır, menfaati değil. Gerçi güçlü görüşe göre [menfaatinden yaralanmak üzere de malı] satmak caizdir. O hâlde örneğin, bir evin mülkünü değil de yıllık menfaatinin satışı sahihtir. Hatta alıcı bedel olarak para yerine, mülkün menfaatini verir, meselâ aldığı bir halı karşılığında, evin bir yıllık menfaatini ona devrederse, sakıncası yoktur. Bunlarla ilgili hükümler, daha sonra açıklanacaktır.
2091- Bir şehirde, ölçü veya tartıyla satılan mallar, o şehirde ölçü veya tartıyla alınmalıdır. Fakat aynı mal başka bir şehirde görmekle satılırsa, o şehirde görmekle alınabilir.
2092- Alım satımı tartıyla yapılan bir malın, ölçüyle de satılmasında sakınca yoktur. Örneğin, on kilo buğday satmak isteyen kimse, bir kilo buğday alan ölçekle on ölçek buğday verebilir.
2093- Alış verişte gerekli olan şartlardan birisi bulun-mazsa, satış akdi batıldır. Ancak, [böyle bir alış veriş gerçekleştikten sonra] alıcı ve satıcı birbirlerinin malında tasarruf etmeye izin verirlerse, tasarruf etmelerinde sakınca yoktur.

VAKFEDİLEN VE KİRALANAN MALIN SATIŞI


2094- Vakfedilmiş bir şeyin satışı batıldır. Ancak, herhangi bir amaç üzere vakfedilen mal örneğin, üzerinde namaz kılınması için camiye vakfedilen bir halı, kullanılmaz hâle gelir ve artık amacına uygun şekilde yararlanma imkânı kalmazsa, onun satılmasında sakınca yoktur; ama mümkün surette vakfedenin amacına yakın olacak şekilde parası aynı camide kullanılmalıdır.
2095- Kendilerine mal vakfedilen kimseler arasında ihtilâf çıkar ve vakfedilen mal satılmadığı takdirde can veya mal kaybının doğacağına ihtimal verilirse, o mal satılıp vakfedilenlerin arasında taksim edilebilir. Fakat aralarındaki ihtilâf, sadece vakfedilenin satılıp, yerine başka bir yerin alınmasıyla giderilecek olursa, vakfedilen mal, o yerle değiştirilmeli veya satılarak parasıyla o yer alınmalı ve aynen vakfedilmelidir. Şöyle ki, o yer, vakfedilen birinci malın yerine bırakılarak aynı amaç doğrultusunda kullanılmalıdır.
2096- Başkasına kiraya verilmiş bir mülkü satmanın sakıncası yoktur. Ancak o mülkün menfaati, kirada olduğu sürece kiracıya aittir. Fakat alıcı, o mülkün kiraya verildiğini bilemez veya kira müddetinin az olduğunu zannederek orayı almış olursa, öğrendikten sonra muameleyi bozabilir.

ALIM SATIM AKDİ


2097- Alım satım akdinin Arapça okunması gerekmez. Satıcı herhangi bir dille, "Bu malı, bu para karşılığında sattım." der ve alıcı da, "Kabul ettim." derse, muamele sahihtir. Fakat alış veriş yaparken, alıcı ve satıcı bu işi inşâ etmeyi kastetmelidirler. Yani bu kelimelerden amaçları, alım ve satım olmalıdır.
2098- Akit taraflarından hiçbirisi satış zamanı akdi okumazsa, eğer satıcı aldığı mal karşılığında kendi malını alıcıya temlik eder ve o da kabul ederse, muamele sahih ve her ikisi de aldığının maliki olurlar.

MEYVELERİN ALIM SATIMI


2099- Çiçeğini döküp, normal olarak afet görme zama-nını atlatan ve taze tanelenmiş meyveleri, toplamadan önce satmak caizdir. Bunun gibi henüz olgunlaşmamış üzümü, ağaç üzerinde satmanın da sakıncası yoktur.
2100- Çiçeğini dökmemiş ağaç üzerindeki meyve satılırsa, onunla birlikte malî değeri olup, tek başına satılabilen ve satıcının mülkü olan bir şey de satılmalıdır.
2101- Ağaç üzerinde sararmış veya kızarmış hurmayı satmanın sakıncası yoktur; ama onun karşılığı hurma olarak alınmamalıdır.
2102- Yılda bir kaç defa toplanan salatalık, patlıcan, yeşil sebze ve benzeri şeylerin satılması, ancak gözle görülecek şekilde toprağın üzerine çıkıp yeşermeleri ve alıcının yıl içinde kaç defa toplayacağı tayin edilmesi suretinde caizdir.
2103- Taneleri oluşan arpa ile buğday başağını, arpa ve buğday haricinde başka bir şey karşılığında satmanın sakıncası yoktur.

VERESİYE VE PEŞİN ALIŞ VERİŞ


2104- Bir malı peşin olarak sattıktan sonra, alıcı ve satıcı birbirlerine verdikleri mal ile bedeli geri alabilirler. Ev ve arsa gibi gayrimenkul şeylerin geri verilmesi, mal sahibinin onda tasarruf edebileceği şekilde ihtiyarına bırakmasıyla gerçekleşir. Halı ve elbise gibi şeylerin teslim edilmesi ise, alıcının istediği zaman onları başka yere götürebileceği, satıcının da müdahale edemeyeceği şekilde verilmesi ile olur.
2105- Veresiye satışında, sürenin tam olarak belirtilmesi gerekir. Örneğin, parası harmanlama zamanı ödenmek üzere satılan bir malın muamelesi, sürenin tam olarak belirtilmemesi yüzünden batıldır.
2106- Bayi, veresiye olarak sattığı malın bedelini, kararlaştırılan vakitten önce müşteriden talep edemez. Ancak müşteri ölür ve kendisinden bir miktar malı da miras bırakırsa, satıcı kendi alacağını belirtilen süre dolmadan önce onun mirasçılarından talep edebilir.
2107- Bayi, veresiye sattığı bir malın bedelini kararlaştırılan süre dolduktan hemen sonra müşteriden alabilir; ama alıcı ödeme imkânına sahip olmazsa, ona mühlet vererek süre tanımalıdır.
2108- Bayi, malın kıymetini bilmeyen kimseye bir miktar veresiye verir ve fiyatını da söylemezse, muamele batıldır. Ancak, satıcı malın peşin fiyatını bilen bir müşteriye veresiye verip, tutarını fazla hesaplar ve o da kabul ederse, sakıncası olmaz. Satıcının; "Sana veresiye verdiğim malı, peşin fiyatından lira başına bir kuruş daha fazla he-saplıyorum." demesi gibi.
2109- Bir malı veresiye satıp bedelini sonradan almak üzere bir müddet tayin eden kimse, müddetin yarısı geçtikten sonra alacağından bir miktar düşer ve kalan kısmı da peşin olarak alırsa, sakıncası olmaz.

SELEF (SELEM) SATIŞI


2110- [Selem; bedelin peşin ödenmesine rağmen malın daha sonra verilmesi esasına dayanan bir satış usûlüdür. Dolayısıyla] müşterinin malı sonradan almak üzere peşin para vermesine, selem satışı denir. O hâlde müşteri, "Malı altı ay sonra teslim almak üzere bu parayı veriyorum." der, satıcı da, "Kabul ettim." derse veyahut satıcı parayı alıp, "Bu malı altı ay sonra vermek üzere sattım." derse, satış akdi sahihtir.
2111- Altın veya gümüş parayı selem olarak satar, bedelini de altın veya gümüş para olarak alırsa, muamele batıl olur. Fakat selem olarak sattığı bir malın karşılığında başka bir mal veya günümüzde kullanılan banknot (=kâğıt para) alırsa, muamele sahihtir. Ancak, satılan mal karşılığında başka bir mal değil de para almak, müstehap ihtiyattır.

SELEM SATIŞINDA ARANAN ŞARTLAR


2112- Selem muamelesinde şu altı şartın olması gerekir:
1) Malın kıymetinin değişmesine yol açan nitelikler belirtilmelidir. Ancak, fazla dikkat etmek de gerekmez; halkın; "Malın özellikleri belli oldu." diyeceği şekilde belirtmek yeterlidir. O hâlde ekmek, et, hayvan derisi ve benzeri şeylerin nitelikleri müşteriye gizli kalmayacak şekilde belirtilmez ve dolayısıyla garar ve aldatma satışı [yani, ne olduğu belli olmayan, akıbeti gizli olan satış] söz konusu olursa, selem caiz değildir.
2) Taraflar birbirinden ayrılmadan önce, alıcı bedelin tamamını satıcıya vermeli veya onun miktarınca satıcıdan alacaklı olmalıdır. Fakat bu [ikinci] durumda, satıcı verdiği malın kıymetini alcının zimmetine geçirir, daha sonra alıcı da satıcıdaki alacağını kendi zimmetinde borç olan malın parası karşılığı hesap ederse, çok iyi olur. Ama eğer alıcı malın kıymetinin bir miktarını verirse, o miktarlık satış sahih olsa bile, satıcı o miktarlık satışı feshedebilir.
3) Süre tam olarak belirtilmelidir. Eğer satıcı, "Malı harmanlama zamanına kadar teslim ederim." derse, süre tam olarak belirtilmediğinden dolayı selem akdi batıldır.
4) Malın teslim edilmesi için belirtilen süre, selemi yapılan malın verileceği zaman piyasada bulunacağına güven hâsıl olacak şekilde tayin edilmelidir.
5) Farz ihtiyat gereği, malın teslim edileceği yer belirtil-melidir. Ancak, onların konuşmalarından teslim edilme yeri belli olursa, ayrıca o yerin ismini zikretmeye gerek yoktur.
6) Ölçülerek veya tartılarak malın miktarı belirlenmelidir. Genelde görmekle satılan bir malda da selem yapmanın sakıncası yoktur; ama alınan bu malın taneleri arasındaki fark örneğin, birbirine yakın bazı ceviz ve yumurta taneleri gibi halkın önem vermeyeceği derecede az olmalıdır.

SELEM YAPMANIN HÜKÜMLERİ


2113- Selem olarak satışı yapılan bir malın süresi dolmadan satışı caiz değildir. Fakat süre dolduktan sonra mal teslim edilmese bile satışının sakıncası yoktur.
2114- Satıcı selem akdinde kararlaştırılan nitelikleri içeren malı verince, alıcının kabul etmesi gerekir. Yine nitelik olarak kararlaştırılan cinsten daha iyisini, yani kararlaştırılan özelliklere fazlasıyla sahip olan bir cinsi verirse, alıcı kabul etmelidir. Ama eğer böyle olmazsa, örneğin, alıcının cahil bir köle pazarlık etmesine karşın, satıcı âlim bir köle teslim ederse, kabul etmesi gerekmez
2115- Satıcının verdiği malın kalitesi kararlaştırılandan daha düşük olursa, alıcı kabul etmeyebilir.
2116- Eğer satıcı, karalaştırılan mal yerine başka bir mal verirse, alıcı razı olduğu takdirde sakıncası yoktur.
2117- Selem olarak satışı yapılan mal, teslim edileceği zaman piyasada bulunmaz ve satıcı da onu hazırlayamazsa, alıcı dilerse belirtilen mal bulununcaya kadar sabreder veya muameleyi bozup, vermiş olduğu şeyi geri alır.
2118- Eğer bayi, kendi malını bir süre sonra teslim etmek üzere satar, müşteriden de parasını bir süre sonra almayı şart koşarsa, satış akdi batıl olur.

ALTIN VE GÜMÜŞÜ ALTIN VE GÜMÜŞE SATMAK


2119- Altın karşılığı satılan altın ile gümüş karşılığı satılan gümüşün satışı, herhangi birinin ağırlığı diğerinden fazla olduğu takdirde batıl ve haramdır. İster bunlar işlenmiş altınla gümüş türünden olsunlar, isterse de külçe türü altın ve gümüş olsunlar, fark etmez.
2120- Altının gümüş veya gümüşün altın karşılığı satılmasının sakıncası olmadığı gibi ağırlıklarının da eşit olması gerekmez.
2121- Bayi ve müşteri, altın karşılığı gümüş ile gümüş karşılığı altın satışını yaptıklarında, birbirlerinden ayrılmadan önce akit meclisinde onları birbirlerine teslim etmelidirler; kararlaştırdıklarından hiçbir miktarını teslim etmemeleri hâlinde ise anlaşma geçersizdir.
2122- Eğer taraflardan birisi, kararlaştırılan miktarın tamamını, diğeri ise bir miktarını teslim eder ve birbirlerinden ayrılırlarsa, her ne kadar o miktara oranla muamele sahihse de, malın tamamını teslim almayan kimse, anlaşmayı feshedebilir.
2123- Eğer gümüş madeninden çıkarılan bir miktar gümüş tozunu aynı miktardaki saf gümüş karşılığı veya altın madeninden çıkarılan altın tozunu aynı miktardaki saf altın karşılığı satarlarsa, muamele batıldır. Ama gümüş tozunu altın karşılığında ve altın tozunu ise gümüş karşılığında satmanın hiçbir şekilde sakıncası yoktur.

AKDİ FESHEDEN DURUMLAR


2124- Bir muameleyi bozma hakkına "Muhayyerlik ve feshetme hakkı" denir. Alış verişteki muhayyerlik ise on bir türlüdür. Dolayısıyla alıcı ve satıcı bu yerlerde muameleyi feshedebilirler:
1) Meclis Muhayyerliği: Alış veriş meclisinden ayrılmadan önce, bizzat mecliste yapılan feshe denir.
2) Gabn Muhayyerliği: Aldanma ve kandırılma söz konusu olduğunda yapılan feshe denir.
3) Şart Muhayyerliği: Alış verişte belli bir süre içerisinde tarafların birinin veya ikisinin de akdi feshetme hakkına sahip olmasına denir.
4) Kusuru Gizleme Muhayyerliği: Bayi veya müşteri, satışı yapılan malı olduğundan daha iyi gösterip, halkın nazarında değerini yükseltecek şekilde malın kusurunu gizlemesi sonucu doğan feshetme hakkına denir.
5) Şarta Uymama Muhayyerliği: Taraflardan biri karşı tarafın bir iş yapmasını veya vereceği malda belli bir özelliğin olmasını şart koşar ve o da şarta uymazsa, bu durumda şart koşan kimse için feshetme hakkı doğar, ki buna "Şarta Uymama Muhayyerliği" denir.
6) Kusur Muhayyerliği: Satılan malda veya karşılık olarak verilen bedelde kusurun bulunması sonucu doğan muhayyerliğe denir.
7) Şirket Muhayyerliği: Satılan malın bir miktarının ortaklık malı olup, sonradan başkasına ait olduğu anlaşılırsa, hak sahibi diğer ortağın bu satışa rıza göstermemesi hâlinde, alıcı için muhayyerlik hakkı doğar. Şöyle ki, dilerse alış verişi tamamen fesheder, dilerse de başkasına ait olan miktarın parasını satıcıdan alır [ve sadece geri kalan miktarın alış verişini geçerli kılar]. Bunun gibi verilen bedelin bir miktarının başkasına ait olduğu anlaşılırsa, hak sahibi diğer ortağın razı olmaması hâlinde, satıcı için muhayyerlik hakkı doğar; dilerse muameleyi bozar, dilerse de başkasına ait olan miktarın karşılığını müşteriden alır, ki buna "Şirket (=Ortaklık) Muhayyerliği" denir.
8) Görme Muhayyerliği: Satıcı, alıcının görmediği belli bir malın özelliklerini söyler ama daha sonra söylenen özelliğe sahip olmadığı anlaşılırsa, bu durumda alıcı için muameleyi feshetme hakkı doğar. Bunun gibi eğer alıcı, satıcının görmediği belli bir bedelin özelliklerini söyler ama daha sonra söylenilen şekilde olmadığı ortaya çıkarsa, alıcı için feshetme hakkı doğar, ki buna "Görme Muhayyerliği" adı verilir.
9) Geciktirme Muhayyerliği: Alıcı, peşin aldığı malın bedelini üç güne kadar ödemez ve satıcı da sattığı malı teslim etmezse, eğer alım satım akdinde bedelin veya malın geç teslim edilmesi şart koşulmazsa, bedelin geciktirilmesi nedeniyle satıcı muameleyi [üç günden sonra] bozabilir. Fakat satılan mal, bir gün kalınca zâyi olan bazı meyve türlerinden olur ve akdi okurken de bedelin veya malın geciktirileceğini şart koşmamışlarsa, bu durumda satıcı, akşama kadar bedelin ödenmemesi hâlinde muameleyi feshedebilir.
10) Hayvan Muhayyerliği: Bayi bir hayvan satınca, müşteri için üç günlük bir muhayyerlik hakkı doğar, ki bu üç günün içinde müşteri istediği zaman hayvanı geri vererek alış verişi feshedebilir.
11) Malın Teslim Edilememe Muhayyerliği: Satıcı, sattığı malı teslim etmekten âciz olursa, örneğin satmış olduğu at kaçarsa, bu durumda alıcı, malı teslim almadığından dolayı muameleyi bozabilir.
Saydığımız bu muhayyerliklerle ilgili ayrıntılı konular, daha sonraki hükümlerde izah edilecektir.
2125- Alıcı, malın kıymetini bilmez veya aldığı zaman gaflet ederek malı normal fiyatından daha pahalıya alırsa, eğer halkın nazarında aldatılmış olarak nitelenir ve onun azlığına veya çokluğuna önem verilirse, akdi bozabilir. Bunun gibi satıcı da malın kıymetini bilmediğinden veya satış anındaki gafletinden dolayı malı normal fiyatından daha ucuza satar ve halk da ucuz sattığı bu miktara önem vererek onu aldatılmış nitelerse, muameleyi bozabilir.
2126- Şartlı alış verişte örneğin, bir milyonluk evi iki yüz bin liraya satıp, satıcının belli bir süre içerisinde, parayı geri verdiği takdirde muameleyi feshetme hakkına sahip olmasını şart koşarlarsa, eğer satıcı ve alıcının ilk baştan satmak ve almak niyetleri olursa, böylesi bir anlaşma sahihtir.
2127- Şartlı satışta, satıcı parayı zamanında vermediği takdirde, alıcının mülkü geri vereceğinden emin olsa bile muamele sahihtir. Ancak, vaktinde parayı vermezse, mülkü alıcıdan geri isteme hakkı yoktur. Bunun gibi eğer alıcı ölürse, o mülkü alıcının vârislerinden talep edemez.
2128- İnsan, kaliteli çayı kalitesi düşük çayla karıştırır ve kaliteli çay adına satarsa, alıcı [aldığı çayı geri vererek] muameleyi bozabilir.
2129- Alıcı, aldığı malın kusurlu olduğunu örneğin, satın aldığı hayvanın bir gözünün kör olduğunu muameleden sonra anlarsa, eğer bu kusur alış verişten önce alınan malda olduğu hâlde müşteri onu bilmiyorduysa, isterse muameleyi fesheder, isterse de sağlam mal ile kusurlu malın arasındaki fiyat farkını belirleyip, satıcıdan o miktar oranında parayı geri alır. Meselâ, dört liraya aldığı kusurlu malın sağlamının kıymeti sekiz lira, kusurlusunun kıymeti ise altı lira olursa, sağlam ile kusurlu arasındaki kıymet farkı dörtte bir olduğundan, satıcıya verdiği paranın dörtte biri olan bir lirayı geri alabilir.
2130- Satıcı, karşılık olarak aldığı bedelin kusurlu olduğunu anlarsa, eğer bu kusur muameleden önce bedelde olmasına rağmen satıcı habersiz olursa, alış verişi bozma hakkına sahip olduğu gibi, önceki hükümde açıklandığı üzere, verilen bedelin sağlamı ile kusurlusu arasındaki fiyat farkını da müşteriden geri alabilir.
2131- Alış veriş yaptıktan sonra, eğer satılan malı teslim almadan önce malda bir kusur ortaya çıkarsa, alıcı malı geri vererek akdi bozabilir. Yine alış verişten sonra henüz bedeli teslim almadan önce onda bir kusur ortaya çıkarsa, satıcı muameleyi feshedebilir. Ama eğer fiyat farkını almak isterlerse, sakıncası vardır.
2132- Alış verişten sonra malın kusurlu olduğunu öğrenip, muameleyi hemen bozmayan kimsenin sonradan fes-hetme hakkı yoktur.
2133- Bir kimse, malı satın aldıktan sonra kusurlu olduğunu anlarsa, satıcı hazır olmasa bile muameleyi bozabilir.
2134- Dört yerde, alıcı aldığı malda bulunan kusur nedeniyle muameleyi bozamaz veya onun fiyat farkını alamaz:
1) Malı alırken kusurlu olduğunu bilirse.
2) Malın kusuruna razı olursa.
3) Alış veriş yaparken, malın kusurlu çıkması hâlinde geri vermeyeceğini ve de fiyat farkını almayacağını söylerse.
4) Alış veriş yaptıklarında satıcı, "Bu malı, bütün kusurlarıyla beraber satıyorum." derse. Ancak bir kusurunu belirterek, "Malı, bu kusuruyla satıyorum." der ve sonra onda başka bir kusurun da olduğu anlaşılırsa, alıcı, satıcının belirtmediği kusur nedeniyle malı geri verebilir; geri vermediği takdirde de satıcıdan fiyat farkını alabilir.
2135- Üç yerde alıcı, malın kusurlu olduğunu anlasa bile muameleyi bozamaz; ama fiyat farkını alabilir:
1) Aldığı malda halkın; "Aldığı zamanki gibi değil." diyeceği şekilde bir değişiklik yapmışsa.
2) Alış verişten sonra malın kusurlu olduğunu anlar ve sadece geri çevirme hakkını hükümsüz kılarsa.
3) Malı teslim aldıktan sonra o malda başka bir kusur meydana gelirse. Ancak, kusurlu bir hayvanı aldıktan sonra, üç gün geçmeden onda başka bir kusur meydana gelirse, teslim almış olsa bile onu geri verebilir. Bunun gibi eğer alıcı, yalnızca belli bir süreye kadar muameleyi feshetme hakkına sahip olur ve bu müddet içerisinde de malda başka bir kusur meydana gelirse, onu teslim almış olsa bile, muameleyi bozabilir.
2136- İnsan, görmediği bir mala sahip olur ve başkasının anlatması üzere malın özelliklerini alıcıya anlatarak o özelliklere göre satar ve sattıktan sonra onun daha iyi özelliklere sahip olduğunu anlarsa, muameleyi bozabilir.

ALIŞ VERİŞLE İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER


2137- Satıcı, malın alış fiyatını alıcıya söylemek isterse, aynı fiyata veya daha aşağı fiyata satacak olsa bile, fiyatın azalmasına veya artmasına sebep olan diğer bütün özellikler, örneğin, peşin veya veresiye aldığını da alıcıya söylemelidir.
2138- Bir kimse, başka birine bir mal verip, fiyatını belirleyerek, "Bu malı, bu fiyattan sat; fazlasına satarsan fazlası senindir." derse, fazlalık, malı satan kimsenindir. Yine mal sahibi, "Bunu şu fiyattan sana sattım." der, o da, "Kabul ettim." der veyahut satış maksadıyla malı ona verir, o da alış maksadıyla malı ondan alırsa, o kıymetten ne kadar fazlasına satarsa, fazlalık ona ait olur.
2139- Erkek [hayvan] eti satıp yerine dişi [hayvan] eti müşteriye veren bir kasap, günah işlemiş olur. O hâlde eğer kasap etin cinsini belirterek, "Bu erkek hayvan etini satıyorum." demişse, alıcı muameleyi bozabilir. Ancak, onu be-lirtmez ve müşteri de aldığı ete razı olmazsa, kasabın ona erkek hayvan eti vermesi gerekir.
2140- Eğer alıcı, kumaş satıcısına rengi solmayan bir kumaş vermesini söyler ama satıcı rengi solan bir kumaş verirse, alıcı muameleyi bozabilir.
2141- Alış verişte yemin etmek, doğru bir şey içinse mekruh; yalan yere ise haramdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder