ALIŞ VERİŞTE MÜSTEHAP OLAN HUSUSLAR
2051- Alış veriş hükümlerini, ihtiyaç duyulan
miktarda öğrenmek farzdır. Fakat alış verişte satıcı için şu hususlara dikkat
etmek müstehaptır:
1) Müşteriler arasında malın fiyatı hususunda fark
gö-zetmemek.
2) Fiyat üzerinde ısrar ederek fazla zorluk çıkarmamak.
3) Kendisiyle alış veriş yaptıktan sonra pişman olup,
muamelenin feshedilmesini isteyen alıcının isteğini kabul etmek.
2052- Yaptığı alış verişin sahih veya batıl
olduğunu bilmeyen kimse, aldığı malı kullanamaz. Fakat alış veriş yaparken
gerekli hükümleri bilirse, daha sonra şüphe etse bile yaptığı anlaşma sahihtir
ve malda da tasarruf etmesinin herhangi bir sakıncası yoktur.
2053- Fakir olup malı olmayan kimse, karısı ve
çocuğu gibi nafakasını temin etmekle yükümlü olduğu kimselerin geçimini
sağlamak için iş bulup, çalışması gerekir. Ailesine refah sağlamak ve fakirlere
yardımda bulunmak gibi müstehap işler için çalışmak ise müstehaptır.
MEKRUH ALIŞ VERİŞLER
2054- Bazı alış veriş türleri mekruhtur;
bunların önemlileri şunlardan ibarettir:
1) Köle satmak.
2) Kasaplık.
3) Kefen satmak.
4) Aşağılık ve sefil insanlarla alış veriş yapmak.
5) Sabah ezanıyla güneşin doğuşu arasındaki vakitte alış
veriş yapmak.
6) Yalnızca buğday, arpa ve benzeri şeylerin alım satımıyla
uğraşmak.
7) Pazarlık esnasında başkasının satın almak istediği şeyi
satın almak için araya girmek.
BATIL ALIŞ VERİŞLER
2055- Birkaç yerde alış veriş batıldır:
1) Bazılarında farz ihtiyat gereği, bazılarında ise daha
güçlü görüş olmak üzere, idrar, dışkı ve sarhoş edici şeyler gibi necasetlerin
alım ve satımı.
2) Gasp edilmiş bir malın alım satımı. Ancak sahibi, yapılan
bu anlaşmaya izin vermekle onu geçerli kabul ederse, sakıncası yoktur.
3) İnsanlar arasında maddî değere sahip olmayan şeylerin
alınıp satılması.
4) Kumar ve musikî aletleri gibi genelde menfaatleri haram
olan şeylerin alınıp satılması.
5) Faizli olan muamele.
Alış verişte hile yapmak, yani belli olmayacak şekilde başka
bir şeyle karışmış olan malı, örneğin içyağı ile karıştırılmış yağı satarken,
alıcıya durumu bildirmeden satmak da haramdır. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir: "Alış veriş yaparken Müslümanları
aldatan, onlara zarar veren, sahtekârlık ve hile yapan kimse, bizden değildir.
Allah, kendi Müslüman kardeşine hile yapan herkesin rızkından bereketi
kaldırır, onun geçim yolunu bağlar ve onu kendi hâline bırakır."
2056- Su ile temizlenmesi mümkün olan pak bir
şey necis olursa, onu satmanın herhangi bir sakıncası yoktur. Ancak, satılan
şey, yiyecek türlerden olur ve müşteri de onu yemek için alırsa, satıcının bu
durumu ona haber vermesi gerekir.
2057- Yağ ve gaz yağı gibi aslı temiz olan ve su
ile temizlenmesi mümkün olmayan bir şey necis olunca, bakılır: Eğer alıcı böyle
bir şeyi, örneğin necis bir yağı yemek için alırsa, bunu ona satmak haram ve
yapılan bu alış veriş de batıldır. Fakat alıcı, örneğin gazyağı alır ve onu
yakmak gibi pak olması şart olmayan bir iş için kullanmak isterse, satışının
sakıncası yoktur.
2058- Şarap gibi bizzat aslı necis olan [yani
necasetten üretilen] bir ilacın alış verişi sahih değildir. Ancak, aslı necis
olmayan [ama sonradan necis olan] bir ilacın alış verişi, onun kullanılmasına
ihtiyaç duyulduğu takdirde sakıncasızdır.
2059- İslâmî olmayan ülkelerden getirilen ve
necis oldukları belli olmayan yağ, sıvı ilaçlar ve güzel kokuların alım satımı
sakıncasızdır. Ancak hayvan öldükten sonra alınan yağ, damarı kesildiği zaman
kanı sıçrayan hayvana ait olur ve kâfirlerin bulunduğu beldede bir kâfirin
elinden alınırsa, necistir ve muamelesi de batıldır. Hatta Müslü-manların
yaşamakta olduğu şehirde bile kâfirlerin elinden alınırsa, muamelesi batıldır.
Ama o kâfirin bir Müslüman-dan aldığı bilinirse, muamelesinde sakınca yoktur.
2060- Kendi eceliyle ölen veya hayvan kesimi
bölümünde belirtilen ölçülere aykırı şekilde kesilen bir tilkinin postunun
alınıp satılması haram ve batıldır.
2061- İslâmî olmayan ülkelerden getirilen veya
kâfir olan kimseden alınan et, içyağı ve derinin alım satımı batıldır. Ancak,
onların belirtilen şartlara göre kesilmiş bir hayvana ait olduğu bilinirse,
alış verişinde herhangi bir sakınca olmaz.
2062- Müslüman kimsenin elinden alınan et,
içyağı ve derinin alım satımı sakıncasızdır. Ancak, Müslüman olan kimsenin
bunları kâfir birinden aldığı ve alırken de İslâmî ölçülere göre kesilen
hayvana ait olup olmaması hususunda araştırmadığı bilinirse, onu almak haram
olduğu gibi muamele de batıldır.
2063- Sarhoş edici şeyleri alıp satmak haram ve
batıldır.
2064- Gasp edilmiş malın satışı batıldır ve
satıcının, a-lıcıdan aldığı parayı iade etmesi gerekir.
2065- Malı alırken alıcının kastı, aldığı malın
parasını ödememek olursa, muamele sakıncalıdır.
2066- Müşteri, aldığı şeyin parasını alış
verişten sonra haram maldan vermek ister ve ilk baştan da böyle bir niyeti
olursa, muamele sakıncalıdır. Fakat ilk baştan böyle bir niyeti olmazsa,
muamele sahihtir; ama borçlu olduğu miktarı helâl bir maldan vermesi gerekir.
2067- Tar[73][73] ile
saz gibi eğlence aletlerinin ve hatta küçük sazların bile alış verişi haramdır.
2068- Helâl istifadesi olan bir şeyi, haram
yolda kullanılması için örneğin, üzümü şarap yapılması için satarsa, muamele
haram ve batıldır.
2069- Heykel veya sabun gibi üzerinde heykel
olan şeylerin alım satımı caizdir.
2070- Kumar, hırsızlık veya batıl alış veriş
yoluyla kazanılan bir şeyi almak batıl ve onu kullanmak da haramdır. Eğer bir
kimse onu satın alırsa, asıl sahibine geri vermesi gerekir.
2071- İç yağıyla karıştırılmış bir yağı satınca,
bakılır: Eğer satıcı; "Bir kilo olan bu yağı sattım." diyerek sattığı
yağı belirlerse, müşteri anlaşmayı bozabilir. Fakat alıcı, sattığı yağı
belirtmeksizin bir kilo olarak satar, daha sonra içyağı ile karıştırılmış
yağdan verirse, müşteri o yağı iade edip, saf bir yağ talep edebilir.
RIBÂ (FAIZ)
2072- Ölçü veya tartıyla satılan cinsten bir
şeyi, aynı cinsin fazlasına örneğin, bir kiloluk buğdayı bir buçuk kilo buğday
karşılığında satarsa, bu iş faiz ve haramdır. Bir dirhemlik faizin günahı ise,
mahrem olan birisiyle yetmiş defa zina etmekten daha büyüktür. [Nitekim bazı
hadislerde böyle rivayet edilmiştir.]
Hatta bu iki maldan biri sağlam diğeri kusurlu, biri
kaliteli diğeri kalitesiz olur veya aralarında fiyat farkı bulunur ve verilen
miktardan fazlası alınırsa, yine de bu iş faiz ve haramdır. Dolayısıyla, vermiş
olduğu düzeltilmiş bakıra karşılık, kırılmış fazla bakır veya kaliteli pirinç
karşılığında kalitesiz fazla pirinç veya işlenmiş altına karşılık fazlalıklı
işlenmemiş altın alırsa, faiz ve haram olur.
2073- Fazlalıklı olarak aldığı malın cinsi,
sattığı malın cinsinden farklı olursa, örneğin, bir kilo buğdayın karşılığında
bir kilo buğday ile bir lira para alırsa, bu muamele faize girer ve haram olur.
Hatta fazlalık olarak bir şey al-maz ama onun yanında alıcının kendisi için bir
iş yapmasını da şart koşarsa, yine faiz ve haramdır.
2074- Alış verişte az miktarı veren kimse,
verdiğine, fazlalık olarak bir şey de eklerse, örneğin bir kilo buğday ile bir
mendili, bir buçuk kilo buğday karşılığında satarsa, eğer az olan miktarın
fiyatı çok olan miktarla eşit olur ve az miktarı veren kimse, faizden kaçmak
için verdiğine bir şey de eklerse, meselâ bir kilo kaliteli buğday karşılığında
kalitesi normal olan bir buçuk kilo buğdayla birlikte bir mendil verirse,
sakıncası yoktur. Yine her iki tarafın da aldıklarının üzerine bir şeyler
eklemesi örneğin, bir kilo buğday ile bir mendili, bir buçuk kilo buğday ile
bir mendile satması caizdir. Ancak eklenen şey, faizin gerçekleşmesinden kaçmak
için olursa, örneğin bir kilo kaliteli buğdayı bir buçuk kilo kaliteli buğday
karşılığında veresiye olarak satar ve faize götüren yolları kapatmak için de
bir kilo buğdaya bir şeyler eklerse, caiz olmaz.
2075- Kumaş gibi metreyle ölçülerek veya ceviz
ile yumurta gibi sayılarak alış verişi yapılan bir şeyi satıp, karşılığında
aynı cinsten daha fazlasını örneğin ,on adet yumurta karşılığında on bir adet
yumurta alırsa, sakıncası yoktur.
2076- Bazı şehirlerde ölçü veya tartıyla, bazı
şehirlerde ise saymakla muamelesi görülen bir malı, ölçü veya tartı ile satılan
şehirde fazlasına satarsa, faiz ve haramdır; ancak diğer şehirde caizdir.
[Çünkü faizden eser yoktur.]
2077- Satılan mal ile karşılığında alınan malın
cinsi bir olmazsa, fazla almanın sakıncası yoktur. Dolayısıyla bir kilo pirinç
verip, karşılığında iki kilo buğday almak sahihtir.
2078- Satılan malla karşılığında alınan bedel
aynı şey-den üretilmiş olurlarsa, herhangi bir fazlalığın alınmaması gerekir.
Dolayısıyla bir kilo [sütten üretilmiş] yağı satıp, karşılığında bir buçuk kilo
peynir almak faiz ve haramdır. Farz ihtiyat gereği, olgunlaşmış meyve
karşılığında ham meyve satmak istenince de fazla alınmamalıdır.
2079- Faiz konusunda arpa ile buğday aynı
cinsten hesap edilir. Dolayısıyla bir kilo buğday verip karşılık olarak bir
kilo 250 gr. arpa alırsa, faiz cereyan eder ve alış veriş haram olur. Yine
harman vakti on kilo buğday vermek kaydıyla on kilo arpayı [veresiye olarak]
satın alırsa, arpayı peşin alıp, buğdayı veresiyeye bıraktığı için, fazla almış
gibi olur ve [faize girdiğinden dolayı bu muamele] haram sayılır.
2080- Müslüman kimsenin İslâm himayesinde
olmayan bir kâfirden faiz almasının sakıncası yoktur. Yine baba-evlât ve
karı-koca, birbirlerinden faiz alabilirler.
SATICI İLE ALICIDA ARANAN ŞARTLAR
2081- Satıcı ile alıcıda şu altı şartın
bulunması gerekir:
1) Bulûğ çağına ermiş olmalıdırlar.
2) Akıllı olmalıdırlar.
3) Şer'î hâkim tarafından kendi mallarında tasarruf etme
hakkını kullanmaları yasaklanmış kimselerden olmamalıdırlar.
4) Alış verişi, niyet üzere yapmalıdırlar. Dolayısıyla şaka
olarak; "Bu malımı sattım." demekle, muamele geçerli olmaz.
5) Birileri tarafından ikrah (=zorlama)
altında bulunmayıp, alış verişi kendi istekleri üzerine yapmalıdırlar.
6) Her ikisi de verdiklerinin maliki veya [muamele küçük
çocuğun adına yapılacak olursa] dedesi veya babası gibi malın tasarruf yetkisi
elinde bulunan kimselerden olmalıdırlar. Bunlarla ilgili konular, sonraki
hükümlerde geniş bir şekilde açıklanacaktır.
2082- Alış veriş yapması için babası veya dedesi
izin verse bile, bulûğa ermemiş bir çocukla yapılan muamele batıldır. Fakat
çocuk mümeyyiz olur ve değeri az olduğundan dolayı genelde çocukların yaptığı
alış veriş türlerinden olursa, sakıncası olmaz. Bunun gibi, bir çocuk, parayı
satıcıya verip, malı alıcıya teslim etmek ya da malı alıcıya verip, parasını
satıcıya ulaştırmak üzere vasıta olursa, bu alış veriş sahihtir. Çünkü bu alış
veriş, gerçekte baliğ olan alıcıyla satıcının arasında gerçekleşmiştir. Ne var
ki satanla satın alanın, çocuğun parayı ve malı sahiplerine ulaştıracağını
kesin olarak bilmeleri gerekir.
2083- Baliğ olmayan çocuğa bir şey satan yahut
ondan bir şey satın alan kimsenin aldığı parayı veya malı, onun asıl sahibine
geri vermesi ya da alış verişi geçerli kılması için sahibinden icazet alması
gerekir. Eğer sahibini tanımaz ve tanıma imkânı da olmazsa, sahibi bilinmeyen
malın hükmünü uygulayarak aldığı o şeyi sahibi adına sadaka niyetiyle fakire
vermelidir. Fakat aldığı şey, çocuğun kendi malı olursa, çocuğun velisine, onu
da bulamazsa, şer'î hâkime vermelidir.
2084- Henüz bulûğa ermemiş bir çocukla alış
veriş yapan kimsenin verdiği para veya mal, çocuğun yanında telef olursa,
çocuktan veya velisinden tazminat ödeme talebinde bulunamaz.
2085- Alış verişe mecbur edilen alıcı veya
satıcı, ikrah altındaki pazarlaşmadan sonra yapılan bu alış verişi geçerli
kılarak onaylar ve razı olduğunu söylerse, alım satım akdi sahih olur. Fakat,
müstehap ihtiyat gereği alış veriş akdini tekrar okumalıdır.
2086- Başka birinin malını izni olmaksızın satan
kimsenin satışına, mal sahibi razı olmaz ve de onaylamazsa, alım satım akdi
geçersiz olur.
2087- Küçük çocuğun velisi olan baba ile babanın
babası, çocuğun malını ancak onun için zararlı olmadığı takdirde satabilirler.
Hatta herhangi bir maslahat söz konusu olmadığı sürece, satmamaları daha
iyidir. Fakat ölen baba ile büyük babanın vasîsi ve şer'î hâkim, çocuğun
malını, ancak maslahatı malı satmakta olduğu takdirde satabilirler.
2088- Haksız ve zorla birinden aldığı (=gasp ettiği) bir malı satan kimsenin satışını
mal sahibi sonradan onaylarsa, muamele sahih olur. Ancak, farz ihtiyat gereği
alıcı ile satıcı, mal ve karşılığı için olan menfaat üzere sulh yapmalıdırlar (=anlaşmalıdırlar).
2089- Parası kendisinin olsun diye başkasından
gasp ettiği malı satan kimsenin satışını mal sahibi onaylamazsa, muamele batıl
olur. Hatta malı gasp eden kimse için satışı izin vermekle onaylasa bile, akdin
sahih olmasında sakınca vardır.
SATILAN MAL İLE BEDELİNDE ARANAN ŞARTLAR
2090- Satılan mal ile karşılığında alınan
bedelde bir takım şartlar öngörülmüştür. Bu şartların toplamı beştir:
1) Ölçü, tartı, sayma ve benzeri şeyler üzere satılan malın
miktarı [taraflarca] bilinmelidir.
2) Teslim edilebilir olmalıdır. Dolayısıyla kaçmış bir at
gibi teslim edilmesi mümkün olmayan şeyin satışı sahih değildir. Fakat kaçmış
bir köle örneğin, halı gibi teslim edilebilir bir şeyin beraberinde satılırsa,
o köle bulunmasa bile, muamele sahihtir. Ancak, köleden başkasında böyle bir
satış sakıncalıdır.
3) Satılan mal ile alınan bedeldeki özellikler tamamıyla
tayin edilmelidir. Çünkü bu özellikler sayesinde halkın alış verişe eğilimi
farklı olabilir.
4) Satılan mal ile alınan bedelde başkasının hakkı
olmamalıdır. Dolayısıyla insan, yanına rehin olarak bırakılan malı sahibinin
izni olmadan satamaz.
5) İhtiyat gereği, malın bizzat kendisi satılmalıdır,
menfaati değil. Gerçi güçlü görüşe göre [menfaatinden yaralanmak üzere de malı]
satmak caizdir. O hâlde örneğin, bir evin mülkünü değil de yıllık menfaatinin
satışı sahihtir. Hatta alıcı bedel olarak para yerine, mülkün menfaatini verir,
meselâ aldığı bir halı karşılığında, evin bir yıllık menfaatini ona devrederse,
sakıncası yoktur. Bunlarla ilgili hükümler, daha sonra açıklanacaktır.
2091- Bir şehirde, ölçü veya tartıyla satılan
mallar, o şehirde ölçü veya tartıyla alınmalıdır. Fakat aynı mal başka bir
şehirde görmekle satılırsa, o şehirde görmekle alınabilir.
2092- Alım satımı tartıyla yapılan bir malın,
ölçüyle de satılmasında sakınca yoktur. Örneğin, on kilo buğday satmak isteyen
kimse, bir kilo buğday alan ölçekle on ölçek buğday verebilir.
2093- Alış verişte gerekli olan şartlardan
birisi bulun-mazsa, satış akdi batıldır. Ancak, [böyle bir alış veriş
gerçekleştikten sonra] alıcı ve satıcı birbirlerinin malında tasarruf etmeye
izin verirlerse, tasarruf etmelerinde sakınca yoktur.
VAKFEDİLEN VE KİRALANAN MALIN SATIŞI
2094- Vakfedilmiş bir şeyin satışı batıldır.
Ancak, herhangi bir amaç üzere vakfedilen mal örneğin, üzerinde namaz kılınması
için camiye vakfedilen bir halı, kullanılmaz hâle gelir ve artık amacına uygun
şekilde yararlanma imkânı kalmazsa, onun satılmasında sakınca yoktur; ama
mümkün surette vakfedenin amacına yakın olacak şekilde parası aynı camide
kullanılmalıdır.
2095- Kendilerine mal vakfedilen kimseler
arasında ihtilâf çıkar ve vakfedilen mal satılmadığı takdirde can veya mal
kaybının doğacağına ihtimal verilirse, o mal satılıp vakfedilenlerin arasında
taksim edilebilir. Fakat aralarındaki ihtilâf, sadece vakfedilenin satılıp,
yerine başka bir yerin alınmasıyla giderilecek olursa, vakfedilen mal, o yerle
değiştirilmeli veya satılarak parasıyla o yer alınmalı ve aynen
vakfedilmelidir. Şöyle ki, o yer, vakfedilen birinci malın yerine bırakılarak
aynı amaç doğrultusunda kullanılmalıdır.
2096- Başkasına kiraya verilmiş bir mülkü
satmanın sakıncası yoktur. Ancak o mülkün menfaati, kirada olduğu sürece
kiracıya aittir. Fakat alıcı, o mülkün kiraya verildiğini bilemez veya kira
müddetinin az olduğunu zannederek orayı almış olursa, öğrendikten sonra
muameleyi bozabilir.
ALIM SATIM AKDİ
2097- Alım satım akdinin Arapça okunması
gerekmez. Satıcı herhangi bir dille, "Bu malı, bu para karşılığında
sattım." der ve alıcı da, "Kabul ettim." derse, muamele
sahihtir. Fakat alış veriş yaparken, alıcı ve satıcı bu işi inşâ etmeyi
kastetmelidirler. Yani bu kelimelerden amaçları, alım ve satım olmalıdır.
2098- Akit taraflarından hiçbirisi satış zamanı
akdi okumazsa, eğer satıcı aldığı mal karşılığında kendi malını alıcıya temlik
eder ve o da kabul ederse, muamele sahih ve her ikisi de aldığının maliki
olurlar.
MEYVELERİN ALIM SATIMI
2099- Çiçeğini döküp, normal olarak afet görme
zama-nını atlatan ve taze tanelenmiş meyveleri, toplamadan önce satmak caizdir.
Bunun gibi henüz olgunlaşmamış üzümü, ağaç üzerinde satmanın da sakıncası
yoktur.
2100- Çiçeğini dökmemiş ağaç üzerindeki meyve
satılırsa, onunla birlikte malî değeri olup, tek başına satılabilen ve
satıcının mülkü olan bir şey de satılmalıdır.
2101- Ağaç üzerinde sararmış veya kızarmış
hurmayı satmanın sakıncası yoktur; ama onun karşılığı hurma olarak
alınmamalıdır.
2102- Yılda bir kaç defa toplanan salatalık,
patlıcan, yeşil sebze ve benzeri şeylerin satılması, ancak gözle görülecek
şekilde toprağın üzerine çıkıp yeşermeleri ve alıcının yıl içinde kaç defa
toplayacağı tayin edilmesi suretinde caizdir.
2103- Taneleri oluşan arpa ile buğday başağını,
arpa ve buğday haricinde başka bir şey karşılığında satmanın sakıncası yoktur.
VERESİYE VE PEŞİN ALIŞ VERİŞ
2104- Bir malı peşin olarak sattıktan sonra,
alıcı ve satıcı birbirlerine verdikleri mal ile bedeli geri alabilirler. Ev ve
arsa gibi gayrimenkul şeylerin geri verilmesi, mal sahibinin onda tasarruf
edebileceği şekilde ihtiyarına bırakmasıyla gerçekleşir. Halı ve elbise gibi
şeylerin teslim edilmesi ise, alıcının istediği zaman onları başka yere
götürebileceği, satıcının da müdahale edemeyeceği şekilde verilmesi ile olur.
2105- Veresiye satışında, sürenin tam olarak
belirtilmesi gerekir. Örneğin, parası harmanlama zamanı ödenmek üzere satılan
bir malın muamelesi, sürenin tam olarak belirtilmemesi yüzünden batıldır.
2106- Bayi, veresiye olarak sattığı malın
bedelini, kararlaştırılan vakitten önce müşteriden talep edemez. Ancak müşteri
ölür ve kendisinden bir miktar malı da miras bırakırsa, satıcı kendi alacağını
belirtilen süre dolmadan önce onun mirasçılarından talep edebilir.
2107- Bayi, veresiye sattığı bir malın bedelini
kararlaştırılan süre dolduktan hemen sonra müşteriden alabilir; ama alıcı ödeme
imkânına sahip olmazsa, ona mühlet vererek süre tanımalıdır.
2108- Bayi, malın kıymetini bilmeyen kimseye bir
miktar veresiye verir ve fiyatını da söylemezse, muamele batıldır. Ancak,
satıcı malın peşin fiyatını bilen bir müşteriye veresiye verip, tutarını fazla
hesaplar ve o da kabul ederse, sakıncası olmaz. Satıcının; "Sana veresiye
verdiğim malı, peşin fiyatından lira başına bir kuruş daha fazla
he-saplıyorum." demesi gibi.
2109- Bir malı veresiye satıp bedelini sonradan
almak üzere bir müddet tayin eden kimse, müddetin yarısı geçtikten sonra
alacağından bir miktar düşer ve kalan kısmı da peşin olarak alırsa, sakıncası
olmaz.
SELEF (SELEM) SATIŞI
2110- [Selem; bedelin peşin ödenmesine rağmen
malın daha sonra verilmesi esasına dayanan bir satış usûlüdür. Dolayısıyla]
müşterinin malı sonradan almak üzere peşin para vermesine, selem satışı denir.
O hâlde müşteri, "Malı altı ay sonra teslim almak üzere bu parayı
veriyorum." der, satıcı da, "Kabul ettim." derse veyahut satıcı
parayı alıp, "Bu malı altı ay sonra vermek üzere sattım." derse,
satış akdi sahihtir.
2111- Altın veya gümüş parayı selem olarak
satar, bedelini de altın veya gümüş para olarak alırsa, muamele batıl olur.
Fakat selem olarak sattığı bir malın karşılığında başka bir mal veya günümüzde
kullanılan banknot (=kâğıt para) alırsa,
muamele sahihtir. Ancak, satılan mal karşılığında başka bir mal değil de para
almak, müstehap ihtiyattır.
SELEM SATIŞINDA ARANAN ŞARTLAR
2112- Selem muamelesinde şu altı şartın olması
gerekir:
1) Malın kıymetinin değişmesine yol açan nitelikler
belirtilmelidir. Ancak, fazla dikkat etmek de gerekmez; halkın; "Malın
özellikleri belli oldu." diyeceği şekilde belirtmek yeterlidir. O hâlde
ekmek, et, hayvan derisi ve benzeri şeylerin nitelikleri müşteriye gizli
kalmayacak şekilde belirtilmez ve dolayısıyla garar ve aldatma satışı [yani, ne
olduğu belli olmayan, akıbeti gizli olan satış] söz konusu olursa, selem caiz
değildir.
2) Taraflar birbirinden ayrılmadan önce, alıcı bedelin
tamamını satıcıya vermeli veya onun miktarınca satıcıdan alacaklı olmalıdır.
Fakat bu [ikinci] durumda, satıcı verdiği malın kıymetini alcının zimmetine
geçirir, daha sonra alıcı da satıcıdaki alacağını kendi zimmetinde borç olan
malın parası karşılığı hesap ederse, çok iyi olur. Ama eğer alıcı malın
kıymetinin bir miktarını verirse, o miktarlık satış sahih olsa bile, satıcı o
miktarlık satışı feshedebilir.
3) Süre tam olarak belirtilmelidir. Eğer satıcı, "Malı
harmanlama zamanına kadar teslim ederim." derse, süre tam olarak belirtilmediğinden
dolayı selem akdi batıldır.
4) Malın teslim edilmesi için belirtilen süre, selemi
yapılan malın verileceği zaman piyasada bulunacağına güven hâsıl olacak şekilde
tayin edilmelidir.
5) Farz ihtiyat gereği, malın teslim edileceği yer
belirtil-melidir. Ancak, onların konuşmalarından teslim edilme yeri belli
olursa, ayrıca o yerin ismini zikretmeye gerek yoktur.
6) Ölçülerek veya tartılarak malın miktarı belirlenmelidir.
Genelde görmekle satılan bir malda da selem yapmanın sakıncası yoktur; ama alınan
bu malın taneleri arasındaki fark örneğin, birbirine yakın bazı ceviz ve
yumurta taneleri gibi halkın önem vermeyeceği derecede az olmalıdır.
SELEM YAPMANIN HÜKÜMLERİ
2113- Selem olarak satışı yapılan bir malın
süresi dolmadan satışı caiz değildir. Fakat süre dolduktan sonra mal teslim
edilmese bile satışının sakıncası yoktur.
2114- Satıcı selem akdinde kararlaştırılan
nitelikleri içeren malı verince, alıcının kabul etmesi gerekir. Yine nitelik
olarak kararlaştırılan cinsten daha iyisini, yani kararlaştırılan özelliklere
fazlasıyla sahip olan bir cinsi verirse, alıcı kabul etmelidir. Ama eğer böyle
olmazsa, örneğin, alıcının cahil bir köle pazarlık etmesine karşın, satıcı âlim
bir köle teslim ederse, kabul etmesi gerekmez
2115- Satıcının verdiği malın kalitesi
kararlaştırılandan daha düşük olursa, alıcı kabul etmeyebilir.
2116- Eğer satıcı, karalaştırılan mal yerine
başka bir mal verirse, alıcı razı olduğu takdirde sakıncası yoktur.
2117- Selem olarak satışı yapılan mal, teslim
edileceği zaman piyasada bulunmaz ve satıcı da onu hazırlayamazsa, alıcı
dilerse belirtilen mal bulununcaya kadar sabreder veya muameleyi bozup, vermiş
olduğu şeyi geri alır.
2118- Eğer bayi, kendi malını bir süre sonra
teslim etmek üzere satar, müşteriden de parasını bir süre sonra almayı şart
koşarsa, satış akdi batıl olur.
ALTIN VE GÜMÜŞÜ ALTIN VE GÜMÜŞE SATMAK
2119- Altın karşılığı satılan altın ile gümüş
karşılığı satılan gümüşün satışı, herhangi birinin ağırlığı diğerinden fazla
olduğu takdirde batıl ve haramdır. İster bunlar işlenmiş altınla gümüş türünden
olsunlar, isterse de külçe türü altın ve gümüş olsunlar, fark etmez.
2120- Altının gümüş veya gümüşün altın karşılığı
satılmasının sakıncası olmadığı gibi ağırlıklarının da eşit olması gerekmez.
2121- Bayi ve müşteri, altın karşılığı gümüş ile
gümüş karşılığı altın satışını yaptıklarında, birbirlerinden ayrılmadan önce
akit meclisinde onları birbirlerine teslim etmelidirler; kararlaştırdıklarından
hiçbir miktarını teslim etmemeleri hâlinde ise anlaşma geçersizdir.
2122- Eğer taraflardan birisi, kararlaştırılan
miktarın tamamını, diğeri ise bir miktarını teslim eder ve birbirlerinden
ayrılırlarsa, her ne kadar o miktara oranla muamele sahihse de, malın tamamını
teslim almayan kimse, anlaşmayı feshedebilir.
2123- Eğer gümüş madeninden çıkarılan bir miktar
gümüş tozunu aynı miktardaki saf gümüş karşılığı veya altın madeninden
çıkarılan altın tozunu aynı miktardaki saf altın karşılığı satarlarsa, muamele
batıldır. Ama gümüş tozunu altın karşılığında ve altın tozunu ise gümüş karşılığında
satmanın hiçbir şekilde sakıncası yoktur.
AKDİ FESHEDEN DURUMLAR
2124- Bir muameleyi bozma hakkına
"Muhayyerlik ve feshetme hakkı" denir. Alış verişteki muhayyerlik ise
on bir türlüdür. Dolayısıyla alıcı ve satıcı bu yerlerde muameleyi feshedebilirler:
1) Meclis Muhayyerliği: Alış veriş
meclisinden ayrılmadan önce, bizzat mecliste yapılan feshe denir.
2) Gabn Muhayyerliği: Aldanma ve kandırılma
söz konusu olduğunda yapılan feshe denir.
3) Şart Muhayyerliği: Alış verişte belli
bir süre içerisinde tarafların birinin veya ikisinin de akdi feshetme hakkına
sahip olmasına denir.
4) Kusuru Gizleme Muhayyerliği: Bayi veya
müşteri, satışı yapılan malı olduğundan daha iyi gösterip, halkın nazarında
değerini yükseltecek şekilde malın kusurunu gizlemesi sonucu doğan feshetme
hakkına denir.
5) Şarta Uymama Muhayyerliği: Taraflardan
biri karşı tarafın bir iş yapmasını veya vereceği malda belli bir özelliğin
olmasını şart koşar ve o da şarta uymazsa, bu durumda şart koşan kimse için
feshetme hakkı doğar, ki buna "Şarta Uymama Muhayyerliği" denir.
6) Kusur Muhayyerliği: Satılan malda veya
karşılık olarak verilen bedelde kusurun bulunması sonucu doğan muhayyerliğe
denir.
7) Şirket Muhayyerliği: Satılan malın bir
miktarının ortaklık malı olup, sonradan başkasına ait olduğu anlaşılırsa, hak
sahibi diğer ortağın bu satışa rıza göstermemesi hâlinde, alıcı için
muhayyerlik hakkı doğar. Şöyle ki, dilerse alış verişi tamamen fesheder,
dilerse de başkasına ait olan miktarın parasını satıcıdan alır [ve sadece geri
kalan miktarın alış verişini geçerli kılar]. Bunun gibi verilen bedelin bir
miktarının başkasına ait olduğu anlaşılırsa, hak sahibi diğer ortağın razı
olmaması hâlinde, satıcı için muhayyerlik hakkı doğar; dilerse muameleyi bozar,
dilerse de başkasına ait olan miktarın karşılığını müşteriden alır, ki buna
"Şirket (=Ortaklık)
Muhayyerliği" denir.
8) Görme Muhayyerliği: Satıcı, alıcının
görmediği belli bir malın özelliklerini söyler ama daha sonra söylenen özelliğe
sahip olmadığı anlaşılırsa, bu durumda alıcı için muameleyi feshetme hakkı
doğar. Bunun gibi eğer alıcı, satıcının görmediği belli bir bedelin
özelliklerini söyler ama daha sonra söylenilen şekilde olmadığı ortaya çıkarsa,
alıcı için feshetme hakkı doğar, ki buna "Görme Muhayyerliği" adı
verilir.
9) Geciktirme Muhayyerliği: Alıcı, peşin
aldığı malın bedelini üç güne kadar ödemez ve satıcı da sattığı malı teslim
etmezse, eğer alım satım akdinde bedelin veya malın geç teslim edilmesi şart
koşulmazsa, bedelin geciktirilmesi nedeniyle satıcı muameleyi [üç günden sonra]
bozabilir. Fakat satılan mal, bir gün kalınca zâyi olan bazı meyve türlerinden
olur ve akdi okurken de bedelin veya malın geciktirileceğini şart
koşmamışlarsa, bu durumda satıcı, akşama kadar bedelin ödenmemesi hâlinde
muameleyi feshedebilir.
10) Hayvan Muhayyerliği: Bayi bir hayvan
satınca, müşteri için üç günlük bir muhayyerlik hakkı doğar, ki bu üç günün
içinde müşteri istediği zaman hayvanı geri vererek alış verişi feshedebilir.
11) Malın Teslim Edilememe Muhayyerliği: Satıcı,
sattığı malı teslim etmekten âciz olursa, örneğin satmış olduğu at kaçarsa, bu
durumda alıcı, malı teslim almadığından dolayı muameleyi bozabilir.
Saydığımız bu muhayyerliklerle ilgili ayrıntılı konular,
daha sonraki hükümlerde izah edilecektir.
2125- Alıcı, malın kıymetini bilmez veya aldığı
zaman gaflet ederek malı normal fiyatından daha pahalıya alırsa, eğer halkın
nazarında aldatılmış olarak nitelenir ve onun azlığına veya çokluğuna önem
verilirse, akdi bozabilir. Bunun gibi satıcı da malın kıymetini bilmediğinden
veya satış anındaki gafletinden dolayı malı normal fiyatından daha ucuza satar
ve halk da ucuz sattığı bu miktara önem vererek onu aldatılmış nitelerse,
muameleyi bozabilir.
2126- Şartlı alış verişte örneğin, bir milyonluk
evi iki yüz bin liraya satıp, satıcının belli bir süre içerisinde, parayı geri
verdiği takdirde muameleyi feshetme hakkına sahip olmasını şart koşarlarsa,
eğer satıcı ve alıcının ilk baştan satmak ve almak niyetleri olursa, böylesi
bir anlaşma sahihtir.
2127- Şartlı satışta, satıcı parayı zamanında
vermediği takdirde, alıcının mülkü geri vereceğinden emin olsa bile muamele
sahihtir. Ancak, vaktinde parayı vermezse, mülkü alıcıdan geri isteme hakkı
yoktur. Bunun gibi eğer alıcı ölürse, o mülkü alıcının vârislerinden talep
edemez.
2128- İnsan, kaliteli çayı kalitesi düşük çayla
karıştırır ve kaliteli çay adına satarsa, alıcı [aldığı çayı geri vererek]
muameleyi bozabilir.
2129- Alıcı, aldığı malın kusurlu olduğunu
örneğin, satın aldığı hayvanın bir gözünün kör olduğunu muameleden sonra
anlarsa, eğer bu kusur alış verişten önce alınan malda olduğu hâlde müşteri onu
bilmiyorduysa, isterse muameleyi fesheder, isterse de sağlam mal ile kusurlu
malın arasındaki fiyat farkını belirleyip, satıcıdan o miktar oranında parayı
geri alır. Meselâ, dört liraya aldığı kusurlu malın sağlamının kıymeti sekiz
lira, kusurlusunun kıymeti ise altı lira olursa, sağlam ile kusurlu arasındaki
kıymet farkı dörtte bir olduğundan, satıcıya verdiği paranın dörtte biri olan
bir lirayı geri alabilir.
2130- Satıcı, karşılık olarak aldığı bedelin
kusurlu olduğunu anlarsa, eğer bu kusur muameleden önce bedelde olmasına rağmen
satıcı habersiz olursa, alış verişi bozma hakkına sahip olduğu gibi, önceki
hükümde açıklandığı üzere, verilen bedelin sağlamı ile kusurlusu arasındaki
fiyat farkını da müşteriden geri alabilir.
2131- Alış veriş yaptıktan sonra, eğer satılan
malı teslim almadan önce malda bir kusur ortaya çıkarsa, alıcı malı geri
vererek akdi bozabilir. Yine alış verişten sonra henüz bedeli teslim almadan
önce onda bir kusur ortaya çıkarsa, satıcı muameleyi feshedebilir. Ama eğer
fiyat farkını almak isterlerse, sakıncası vardır.
2132- Alış verişten sonra malın kusurlu olduğunu
öğrenip, muameleyi hemen bozmayan kimsenin sonradan fes-hetme hakkı yoktur.
2133- Bir kimse, malı satın aldıktan sonra
kusurlu olduğunu anlarsa, satıcı hazır olmasa bile muameleyi bozabilir.
2134- Dört yerde, alıcı aldığı malda bulunan
kusur nedeniyle muameleyi bozamaz veya onun fiyat farkını alamaz:
1) Malı alırken kusurlu olduğunu bilirse.
2) Malın kusuruna razı olursa.
3) Alış veriş yaparken, malın kusurlu çıkması hâlinde geri
vermeyeceğini ve de fiyat farkını almayacağını söylerse.
4) Alış veriş yaptıklarında satıcı, "Bu malı, bütün
kusurlarıyla beraber satıyorum." derse. Ancak bir kusurunu belirterek,
"Malı, bu kusuruyla satıyorum." der ve sonra onda başka bir kusurun
da olduğu anlaşılırsa, alıcı, satıcının belirtmediği kusur nedeniyle malı geri
verebilir; geri vermediği takdirde de satıcıdan fiyat farkını alabilir.
2135- Üç yerde alıcı, malın kusurlu olduğunu
anlasa bile muameleyi bozamaz; ama fiyat farkını alabilir:
1) Aldığı malda halkın; "Aldığı zamanki gibi
değil." diyeceği şekilde bir değişiklik yapmışsa.
2) Alış verişten sonra malın kusurlu olduğunu anlar ve
sadece geri çevirme hakkını hükümsüz kılarsa.
3) Malı teslim aldıktan sonra o malda başka bir kusur
meydana gelirse. Ancak, kusurlu bir hayvanı aldıktan sonra, üç gün geçmeden
onda başka bir kusur meydana gelirse, teslim almış olsa bile onu geri
verebilir. Bunun gibi eğer alıcı, yalnızca belli bir süreye kadar muameleyi
feshetme hakkına sahip olur ve bu müddet içerisinde de malda başka bir kusur
meydana gelirse, onu teslim almış olsa bile, muameleyi bozabilir.
2136- İnsan, görmediği bir mala sahip olur ve
başkasının anlatması üzere malın özelliklerini alıcıya anlatarak o özelliklere
göre satar ve sattıktan sonra onun daha iyi özelliklere sahip olduğunu anlarsa,
muameleyi bozabilir.
ALIŞ VERİŞLE İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER
2137- Satıcı, malın alış fiyatını alıcıya
söylemek isterse, aynı fiyata veya daha aşağı fiyata satacak olsa bile, fiyatın
azalmasına veya artmasına sebep olan diğer bütün özellikler, örneğin, peşin
veya veresiye aldığını da alıcıya söylemelidir.
2138- Bir kimse, başka birine bir mal verip,
fiyatını belirleyerek, "Bu malı, bu fiyattan sat; fazlasına satarsan
fazlası senindir." derse, fazlalık, malı satan kimsenindir. Yine mal
sahibi, "Bunu şu fiyattan sana sattım." der, o da, "Kabul
ettim." der veyahut satış maksadıyla malı ona verir, o da alış maksadıyla
malı ondan alırsa, o kıymetten ne kadar fazlasına satarsa, fazlalık ona ait
olur.
2139- Erkek [hayvan] eti satıp yerine dişi
[hayvan] eti müşteriye veren bir kasap, günah işlemiş olur. O hâlde eğer kasap
etin cinsini belirterek, "Bu erkek hayvan etini satıyorum." demişse,
alıcı muameleyi bozabilir. Ancak, onu be-lirtmez ve müşteri de aldığı ete razı
olmazsa, kasabın ona erkek hayvan eti vermesi gerekir.
2140- Eğer alıcı, kumaş satıcısına rengi
solmayan bir kumaş vermesini söyler ama satıcı rengi solan bir kumaş verirse,
alıcı muameleyi bozabilir.
2141- Alış verişte yemin
etmek, doğru bir şey içinse mekruh; yalan yere ise haramdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder